Cihanşümul Devlet, Nizamı Alem ve Kızıl Elma Ülküsü Ne Demektir?

"Cihanşümul Devlet Ne Demektir?" ifadesini doğru açıklamak için ilk olarak Cihanşümul kelimesini doğru açıklamak gerekir. 

Cihanşümul kelimesi en net olarak Türk Dil Kurumu tarafından tanımlanmıştır. Evrensel ifadesinin karşılığı olan bu ifade Farsça bir kelime olup, zaman içinde Türkçe'ye geçmiştir.

Bu kavramın Türkler arasında kullanılması Türk Devletlerinin bütün bir dünyaya hakimiyet kurmak istemesi ile alakalıdır. Osmanlı İmparatorluğunda "Kızıl Elma" ülküsü Cihanşümul Devlet olma ülküsünün aynısıdır. Ancak başlıkta ifade ettiğimiz bu kavramı sadece bu mana ile sınırlandırmak yanlış olacaktır.

Dünya'da Hangi Milletlerde Cihanşümul Devlet Anlayışı Hakimdir?

Bu sorunun cevabını verebilmek için Milletleri ve Milletlerin geçmişini tarihsel düşünmek lazım. Avrupa Toplumlarına baktığımızda Millet bilincine erişmeleri Fransız İhtilali sonrasına dayanır. Fransız İhtilali öncesinde Avrupa'da net bir milletten bahsetmek yanlış olur.

Ancak biz Avrupa devletlerinde yüzyıllardır hep doğuya açılma ve işgal politikası güttüğünü görüyoruz. 18 ve 19 yüzyılda bu işgal anlayışı Asya'ya ve Afrika Ülkelerine uzanıyor. Ancak dikkat ettiyseniz İşgal kelimesini özellikle kullandım.

Eğer Batı toplumlarının tarihinde bu işgal hareketi sömürgecilik amacı gütmeseydi fetih kavramını da kullanabilirdik. 

Dolayısı ile Avrupa Milletlerinde ne günümüzde nede geçmişte Cihanşümul Devlet Anlayışını benimsemiş bir devlet olmamıştır hiç. 

Asya Milletlerine de baktığımızda Türklerin dışında Farslar, Çinliler, Hintliler ve Japonlar göze çarpıyor. Ancak bu milletlerinde kendi toprakları dışında başka bir bölgede geniş hakimiyet kurmak gibi bir düşünceleri odluğunu söylemek yanlış olur. 

Şimdi Orta Doğu Coğrafyasına gelelim: Bu bölgede Türklerden önce hakimiyet kurmuş Devletlere baktığımızda özellikle İstanbul merkezli bütün İmparatorluklar dönem dönem bu anlayışı benimsemiştir. Roma İmparatorluğu ve sonrası Bizans Devleti özellikle dikkatinizi çekmek istediğim birbirinin devamı olan büyük iki imparatorluk. 

Şimdi sizlerin dikkatini çekmek istediğim bir kavram var. Derin Devlet Geleneği. Bu kavram ile sizleri bildiğimiz derin devlet kavramını anlatmak istemedim. Bu kavram bir milletin yada devletin devlet geleneğini oluşturan derin argümanlardan bahsetmek istedim. 

Bu coğrafyada hüküm süren hangi topluluk olursa olsun bu anlayışı benimsemek zorundadır. 

Roma ve Bizans İmparatorluklarında bu anlayışın hakim olmasının en büyük sebebi hakiki İsevilik inancıdır. Yani bozulmamış Hz. İsa'nın getirdiği dindir. Ancak bu dinin zamanla bozulmasının akabinde tarih sahnesine İslam Devleti çıkıyor. 

İslam Devletlerinde Cihanşümul Devlet Anlayışı

İslam inancında Cihanşümul Devlet Anlayışı İslamın çizdiği sınırlar içinde vardır. İslam inancının esası Allah'ın inanç sistemini bütün aleme hakim kılmaktır. İslam dininin Hz. Peygamberden (a.s.) sonra yayılmasında fetihler aracı olarak kullanılmıştır. 

Fethedilen topraklarda İslam inancı ve Allah'ın düzeni hakim kılınmıştır.

Ancak bu durumun istisnası da olmuştur. Uzak Doğu Asya'da Malezya ve Endonezya'da islam herhangi bir savaş olmadan ticaretle yayılmıştır. 

Burada sizlerin dikkatini çekmek istediğim nokta fetih anlayışının İslam dinini yaymak için bir aracı olmasıdır. 

Cihanşümul Devlet Anlayışını en güzel şekliyle 4 halife döneminde görüyoruz. Rabbim 4 sahabiden ve bu devirde yaşamış bütün sahabilerden razı olsun bu devirde gerçek islam devlet anlayışı hakim olmuş ve tam manasıyla Cihanşümul Devlet kurulmuştur.

Sonrasında Emevilerde ve Abbasilerde bu anlayış nispeten kaybolmuş zaman zaman milliyetçi Arap Devleti anlayışı hakim olmuştur. Sonrasında zaten Türklerin İslam ile müşerref olmasına ve İslamın bayraktarlığını üstlenmesine şahit oluyoruz.  

Türklerde Cihanşümul Devlet Anlayışı Ne Zaman Başlamıştır?

Türklerde Cihanşümul Devlet anlayışı İslam inancından da çok öncelerde olan bir anlayıştır. Açıkçası bütün tarih incelemelerim de Türklerde olduğu gibi bütün bir cihana hakim olup hakim bir düzen kurma anlayışı olmadığını görüyorum. Benim gibi bir çok tarihçide aynı fikirdedir. Moğullar'da Cengiz Han döneminde bu şekilde bir hakim düzen kurulmak istense de bu davranış tarzı Türklerin fikriyatından çok farklıdır. 

Türklerin ilk tarih sahnesinde gözükmeye başlamasından itibaren bu anlayışın olduğunu görürüz. Bunu Türk Destanlarını incelediğimizde de fark ediyoruz. Oğuz Kağan Destanı ve Türeyiş Destanında bu anlayışın izdüşümlerini fark ediyoruz. 

Türkler Hep Başka Ülkeler Fethetmek İsteyen Bir Millettir

Türkler tarih sahnesinde en kolay Devlet kurma bilincine sahip bir toplumdur. Onlarda ki bu bilinç düzen ve düzene itaat anlayışından gelir. Türkler bulundukları bir bölgede muhakkak bir düzen kurar sonra da bu düzene itaat eder ve itaat ettirirler. 

Haliyle bu anlayış Milletimizi her daim Devlet kurma bilincine itmiş, aynı zamanda bu Devleti koruma ihtiyacı doğurmuştur. Türkler Devletsiz yaşayamaz felsefesinin temeli de bu düşünceden doğar. 

Ancak Türkleri diğer Milletlerden ayıran baş bir husus da Türkleri her zaman başka topraklar feth etmek ve buralarda Türk düzenini (Göktanrı Düzenini) kurmak isteğidir. 

Türklerde Kölelik Anlayışı ve Sömürgecilik Hiç Olmamıştır

Tarihçileri, Türklerde bu şekilde Devlet anlayışı olduğu düşüncesine iten diğer bir unsur Türklerde kölelik anlayışının ve sömürgeciliğin olmaması hakikatıdır. İslamdan önceki Türklerde de sonrasındaki Türklerde de asla kölelik anlayışı hakim olmamıştır. Ayrıca alınan hiç bir toprak sömürge amacı gütmemiştir. 

Yeni alınan bir toprak her zaman yurt edinme ve burada adaleti tesis etme amacı gütmüştür. 

Nizamı Alem Düşüncesi Ne Demektir?

Osmanlı İmparatorluğunda hakim olan bir anlayıştır. Devletin kuruluş felsefesinde hep bu düşünce hakimdir. Nizamı Alem düşüncesinin temel dinamiklerini Türklerin temel fıtratında olan aleme hakim olmak düşüncesi ile İslam inancındaki bütün yeryüzüne İslam inancını yayma düşüncesi yatar. 

Kızıl Elma Ülküsü Ne Demektir?

Kızıl Elma Ülküsü Yeniçerilerin sürekli söylemi olan bir ülküdür. Bu ülküye göre bütün yeryüzüne hakim olmak düşüncesi vardır. Bu ülkünün bittiği yer bütün yeryüzünün Osmanlı Hakimiyetine girmesi ile biter. Bu bir amaçtır elbette. Felsefesinin temel dinamiğinde İslam inancı ve Türk gelenekleri yatar.